Dilara K. Tüfekçioğlu
2005
Çiğdem Yerlikaya, Zele'nin öyküsünü anlatıyor. |
Bir
komşumuz vardı, annemin arkadaşı, sık
sık bize gelir annemle dertleşirdi.
Elazığlı bir Kürt kadını, Zeliş Teyze…
Üç çocuklu bir karı kocanın yanında
çalışırdı. Evde adamın anne ve babası da vardı.
Sevgi dolu, müthiş becerikli
bir kadındı.
Harika yemekler yapardı.
Halı dokurdu, kilim dokurdu. Çiçek gibi
yapardı evi.
Oraya misafir gitmek müthiş bir şeydi; mis gibi kokardı ev, hep orada kalmak isterdim, inan olsun eve gitmek istemezdim, annem gelir zorla
götürürdü beni.
Kimdi
neyin nesiydi, hiç bilmezdim.
Evi, yurdu yok muydu, ailesi yok muydu?
Bir
başına buralarda çalışır da çalışırdı.
Sonradan öğrendim gerçek hikayesini.
Beş yaşında amcasının oğlu ile evlendiriyorlar Zeliş Teyze’yi.
Ama evliliğin daha
ilk yıllarında kocası ölüyor. Çocukları olmamış. Kocası ölünce kadın
ortada kalıyor. Bunun üzerine kadını geri göndermek istemiyorlar, kocasının
erkek kardeşi de o sıralarda sekiz yaşında, işte onunla evlendirmişler Zeliş
Teyze’yi.
Tam on yıl çocuğa bakıp, büyütüyor. 18 yaşında da gerçek karı
koca oluyorlar. Ama çocukları olmuyor. Bunun üzerine kocası genç bir kadın alıp getiriyor eve, kuma
olarak yani.
Bütün evin işlerini yine
Zeliş teyze yapıyor.
Eski defterleri karıştırdığında kumanın
pasaklı olduğunu, elinden hiçbir iş gelmediğini söyler dururdu. Allah'ın hikmeti işte onların da çocuğu olmayınca,
genç kumayı gerisin geriye gönderiyor kocası.
Sonra bir kere daha evlenmek istiyor koca.
Hatta gelip bunu karısına
söylüyor.
“Bak” diyor “ben ailenin tek çocuğuyum, mutlaka bir çocuğumun olması
lazım. Bana yardım et evleneyim yoksa
soyum kuruyacak.”
Bunun üzerine
Zeliş teyze bu işi kendisi halletmeye
karar veriyor.
Yabancı biri ile değil de
kendi yakınıyla evlendirmek istemiş kocasını.
Gerçekten de ablasının kızını
getirmiş eve kuma olarak.
Bir yandan da hayır işlediğini
düşünüyormuş, çünkü ablasının kızının
bir gözü körmüş, yani kolay kolay koca bulamayacak biri…
İşte o kör kızla
kocasının bir sürü çocukları olmuş ondan sonra da kimse dönüp yüzüne bakmamış
Zeliş teyzenin.
Ablasının kızı evin hanımı, Zeliş ise hizmetçisi olmuş adeta.
Ben öyle görür, öyle bilirdim.
Yıllar sonra öğrendim adamın yani komşumuz Mehmet amcanın ilk
karısı hatta gerçek nikahlı karısı olduğunu.
....
Bu öykü-oyunu, Kadınlar Sahnesi Öyküm Yok içinde Kürtçe olarak ilk kez 2005 yılında oynadı.
Zele'nin hikayesi her ne kadar bir Türk filmine benzese de oradan alınmamıştır, gerçek bir öyküdür. Anlatan kişiyi Kadınlar Sahnesi olarak beraberce dinledikten sonra ben bazı bilgileri değiştirerek yukarıdaki öyküyü yazmıştım. Bu öyküdeki kadın hiç Türkçe bilmiyordu. Bu gerçeklikten hareketle oyunu Kürtçe oynamak istedik. Bir arkadaş Kürtçeye çevirmiş ve yine Kürtçe bilen başka bir arkadaş da oynamıştı. (2005-2006)
Kadınlar Sahnesi, Öyküm Yok, Zele, Stüdyo Drama, 2005 |
Kürtçesi için bkz. http://babillkulesi.blogspot.com.tr/2016/02/xaltika-zine.html
Program dergisi için bkz. http://kadinlarsahnesi.blogspot.com.tr/2016/03/oykum-yok-2005.html
Yazardan izin almadan hiç bir yerde yayımlanamaz, alıntılanamaz, çoğaltılamaz ve sergilenemez.
DİĞER bloglarıma da bkz.
"MAYA MOR RASTGELE KARŞILAŞMALAR" TEFRİKA ROMAN
TARİH İÇİN KAYNAK
TARİH EĞİTİMİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder