Dilara K. Tüfekçioğlu
2012
Öyküm Yok'un ilk afişi. Ekin Kukul Çizdi |
Yatılı bir okuldu.
İyi bir okuldu.
Ünlü bir okuldu.
Hazırlık sınıfındaydım.
Bir etüt abisi vardı. İşte her şey, her gün o saatlerde
başlardı. Etüt abisi denilen bu herif, sınıftan bazı kızları seçer, tahtanın
önüne çıkararak yere atılan bir tebeşiri almamızı ister ve “en iyi kim”
yarışması yaptırırdı. Yani yerden, kim en iyi şekilde tebeşiri alıyor.
Bu arada
arkamız sınıfa dönük olurdu.
Yani şöyle (gösterir).
Bu gizli anlardan sonra
erkek öğrencilerin -ki hepsi 11 yaş civarındaydı- evet, onların çıkışta kızlara
saldırmaları artık adet olmuştu.
Hep birden saldırırlardı.
Bütün kızlar bir
arada toplu tacize uğruyorsun, olan bu…
En basit ifadeyle…
Aileme aylarca bu konuyu anlatamadım.
Ayıp bir şeydi
benim için.
Bırakın ailelerimizi, kimseye söyleyemedik, söylemedik.
Okul idaresi,
öğretmenler…
Bilmiyor muydu onlar?
Olabilir miydi böyle bir şey?
Mümkün mü?
Mümkünmüş…
O etüt abisi denilen herif biliyor muydu bunu, yani bunları kimseye
anlatamayacağımızı?
Yatakhane önceleri sığınak gibiydi ama sonradan oraya da
girmeye başladılar.
Nasıl?
Bilmiyorum. Ama öyle…
Biz de kendimize gizli yerler
bulmuştuk.
Karşı taraftan yani erkekler arasında bir ilkokul arkadaşım vardı.
Onunla gizli gizli konuşurduk o da olanlardan şikâyetçiydi ama erkekler
grubunun dışında kalmamak için olanlara katılıyor gibi görünüyordu. Benden
gizli yerimizi öğrendi.
Ona o kadar güvenmiştim ki ağzımdan çıkıverdi
sırlarımız.
Kızların savunma sırları.
Birinci dönem bitmek üzereydi, beş aydır, tam beş aydır
her gün buna katlanıyorduk. Etütte tahtanın önüne çıkıp tebeşiri yerden alıyor
ve dışarıda saldırıya uğramamak için saatlerce gizli yerimizde saklanıyorduk.
O
gün…
O gün, gizli yerimize saldırdılar.
Orayı biliyorlardı.
Ben söylemiştim.
Hepimiz kaçtık, içeride tek bir kişi kaldı.
Hatırlamak istemiyorum.
Elbiselerini parçalamışlar.
Bunu yapan 11–12 yaşında çocuklar.
Bu yaşta
çocuklar…
Bu yaştaki çocuklar masum mudur?
Her türlü yaptırımın dışında mıdır?
Bilmiyorum.
Sineklerin Tanrısını hatırlatan olaylar gibiydi her şey…
Ama yine
de o etüt abisi denilen o herif, o çocukların ilkel içgüdülerini harekete
geçirmemiş olsaydı, olur muydu bütün bunlar?
O kız, adını boş verin, okuldan
ayrıldı, olay bütün okula yansıdı, herkes duydu. Nihayet…
Ama böyle kötü bir
olayla duydu.
Gizli yerimizi benim söylediğim ortaya çıktı.
O andan itibaren kızlar benimle
konuşmadı.
Haklıydılar.
Ben de kendimi affetmedim.
Bunca yıl geldi geçti hiç
affetmedim.
HİÇ…
O kız arkadaşıma ne oldu?
Olayı nasıl kapattılar?
Etüt
abisi denilen herifin yıllar sonra bir trafik kazasında öldüğünü öğrendim. Hiç
üzülmedim.
Benim ağzımdan laf alıp arkadaşlarına yetiştiren o küçük erkek de
okuldan ayrılmak zorunda kaldı. İyi oldu. Suratını görmeye tahammülüm yoktu.
Ama o kız arkadaşıma ne oldu?
Onu hiçbir zaman öğrenemedim.
Benden nefret
ettiler, ben de kendimden nefret ediyorum ve kendimi hiçbir zaman affetmedim.
40 yaşıma yaklaştım ama bu olayı hiç unutmadım…
HİÇ...
Bu oyun-öyküyü ilk kez Sıradan Hikayeler için yazmıştım. O oyunun bir parçasıydı. 2015 yılında Öyküm Yok içine alarak yeniden oynadık.
Burada anlatılan olay gerçektir. Bizzat yaşayan arkadaşımız bize anlatmıştı, ben de böyle yazmıştım.
Yazardan izin almadan hiç bir yerde yayımlanamaz, alıntılanamaz, çoğaltılamaz ve sergilenemez.
DİĞER bloglarıma da bkz.
"MAYA MOR RASTGELE KARŞILAŞMALAR" TEFRİKA ROMAN
https://tefrika-mayamor.blogspot.com/
TARİH İÇİN KAYNAK
https://kaynaklarlatarih.blogspot.com/
TARİH EĞİTİMİ
https://tarihegitimi.blogspot.com/
DİĞER bloglarıma da bkz.
"MAYA MOR RASTGELE KARŞILAŞMALAR" TEFRİKA ROMAN
https://tefrika-mayamor.blogspot.com/
TARİH İÇİN KAYNAK
https://kaynaklarlatarih.blogspot.com/
TARİH EĞİTİMİ
https://tarihegitimi.blogspot.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder